Çünkü birinci Körfez savaşında Türkiye’ye sığınan 400 bin civarında Kürt sığınmacıya kucak açtığını herkes bilir.
Suriye olayında da Türkiye’ye sığınan 3.5 milyon sığınmacıdan beş yüz binden fazlasının yine Kürt olduğunu bilirler.
Türkiye’de Milyonlarca Kürt’ten yalnız İstanbul’da bir buçuk milyon Kürt yaşadığı söylenir.
Milletvekili, İşadamı, Öğretim Üyesi olanlarını da bilirler.
Beş yüz milyonluk Avrupa Birliği ülkeleri, ancak bir milyon sığınmacı alırken, seksen milyonluk Türkiye, üç buçuk milyon sığınmacıya kucak açtığı utancını gizlemek için yalana sarılırlar ama kendi yalanlarına kendileri inanmazlar.
Bu durumları o ülkelerde İslam’ın her geçen gün artmasına sebep oluyor.
Ülkelerinde yapılan anketlerde Müslümanlara olumsuz bakan yaşlıların her geçen gün artması da, yeni neslin Müslüman olmasına sebep oluyor.
Onun için ABD'li araştırma şirketi Pew, 2070'e kadar İslam'ın, dünyanın en büyük dini olabileceğini açıklamış.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-39127472
13 Haziran 1988, Pazartesi günü, Erzurum Devlet Kütüphane salonunda saat 20.00 de verdiğim “Köleliğin Alfabesi, Hürriyetin Elifbası” adıyla kitaplaşan konferansımın son bölümünde şöyle demiştim:
“Arkadaşlar!
Küfür kötü tuzağına kendisi düşmüştür. Amerika Ortadoğu’dan, Rusya Afganistan’dan geldiği gibi çıkamazlar. Değişime uğrayarak çıkacaklar.
Küfrün yüreğini korku sardı. Bir yere de korkunun kıvılcımı düştü mü, orası iflah olmaz.
İki koca köpek bir araya gelince, ikisi de hırlarken “Benim dedemin sende bir kemik alacağı varrrr!” dermiş.
Etraftaki küçücük köpeklerde: “var, var, var, var, var...” diye bağrışırlarmış.
Bu iki süper devletin başları bir araya geldiklerinde, birisi “Ulan koca oğlan, sekiz günde Pakistan’a varacağım dedin, sekiz sene oldu. Şimdi de geriye kaçıyorsun.
Kaçışına da bakma, binlerce askerin Müslüman oldu. Onlar geriye gelir, Genelkurmayını Müslüman yaparsa, ne olur bizim halimiz? Senin bölgelerinde İslami hareketlenmeler varrrr” der.
Öbürü de; “Sen, orta doğuya hakim olamadın. Körfeze girdin, çıkamadın. Sekiz tane uçağın çarpıldı, ülkende çeşitli yorumlar yapıldı. Kendi ülkende on milyona ulaştı Müslümanların adedi, senin bölgelerinde varrrr” diye cevap verir.
Gazetelerin köşelerinde veya küçük koltuklara oturmuş gücücük yazar bozarlar ve siyasi yetkililer, hep birden “var, var, var, var, var,” diye bağrışıyorlar.
“Nato karargahında ve Varşova Paktı Ülkelerinde, orta menzillilere ihtiyacımız yok, bunları sökelim, şu geri kalmışlara satalım. Biz öldüremedik bari birbirlerini öldürsünler.” Diye anlaşmaya varıyorlar.
Yüreklerine korku girdi.
Bu iki süper deli, İslam aleminde yakıp yıkmadık yer bırakmayan Cengiz’in ordularının, zamanla Müslüman olduğunu da bilir.
Sözün kılınca galip geleceğini de bildikleri için kalplerine korku düşmüştür.
Rabbimiz,
سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَأْوَاهُمُ النَّارُ وَبِئْسَ مَثْوَى الظَّالِمِين
“Hakkında delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koşmaları sebebiyle kâfirlerin kalplerine biz korku salacağız. Onların barınağı ateştir. Zalimlerin varacağı yer ne kötüdür.” buyurur. (Al-i İmran süresi ayet 3/151)
Düne kadar; “Rusya en büyüktür” sloganı attırılarak, İsraillilere karşı silah attıran Filistinlilerden korkmuyordu İsrail.
Ama bugün, taş atan çocuklardan korkmaya başladı.
Çünkü bunlar “En büyük Rusya veya Amerika” demiyorlar, kulaklarına ilk defa üflenen kelimeyi söylüyorlar, “Allahü Ekber/En büyük Allah” diyorlar.
Ve dünyanın her tarafında boşalan camilere yeniden dolmaya başlayan Müslümanlar, hürriyetin sloganı olan bir cümleyi günde kırk defa tekrar ediyorlar.
“İyyake Na’büdü Ve İyyake Nesteıyn”
“Biz, ancak sana itaat, ibadet ederiz ve ancak senden yardım isteriz.”
Selam ve hürmetlerimle.